İNSANI İLİMLER MÜMKÜN MÜDÜR ?

İNSANI İLİMLER MÜMKÜN MÜDÜR ?

Descartes’in küllî ilim ideali, bugün, geçen yüzyıllara üstün bir yer almıya başlamıştır. Hattâ öyle görünüyor ki, Kant rölativisminin mukavemetleri, onun türlü türlü sahalara doğru yayılma te­şebbüslerini kuvvetlendirmiştir bile. Nitekim fizik âlemde yeni ke­şifler, matematik ve mantık ilimlerinin genişlemesi Descartes idea­linin yeni bir manzara ile meydana çıkmasına vesile olmuştur. O âlemi, tek bir mantıkî kadro içerisine koymak, var olan herşeyi aynı protokoller önermelerle ifade etmek, bu suretle madde, hayat ve ruh sahalarına tatbik edilebilecek küllî bir formül bulmak, ni­hayet, bütün bu dileklerini kendi physicalisme ve logidsme’i ile temin etmek iddiasındadır. Hasılı, bugün sık sık söylenmekte olan ilmin birliği telâkkisi (Einheitswissenschaft) on yedinci asrın cür­etli geometrik zihniyetinin başka bir çehre ile görünmesinden iba­rettir. (X) Okumaya devam edin

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27

DERİNLİĞİNE SOSYOLOJİ

GURVITCH SOSYOLOJİSİ[1]

Bölüm: II

DERİNLİĞİNE SOSYOLOJİ

(La Sociologie en profondeur) Nureddin Şazi KÖSEMİHAL

Günümüz Sosyolojisi, sosyal gerçek (realite) in derinliğine incelenmesini ilk plâna" alan bir bilim olmak yolundadır. XIX uncu yüzyıl sosyolojisini tek – boyutlu (uni-dimensionnelle) diye vasıflandırırsak XX inci yüz yıl Sos­yolojisini çok boyutlu (pluri-di’mensionnelle) diye vasıflandırmak gerekir. Sosyal gerçek (realite) in birçok alt ve üstyapılardan, derinliğine birçok kat­lardan meydana geldiği tecrübeli sosyologun gözünden kaçmaz. Bu alt ve üstyapılardan meydana gelen çeşitli katlar birbirlerine girmiştir ve birbirle­rine karşılıklı tesir halindedir. Ama bu katlar adasındaki münasebet gergin, çatışık ve diyalektik olmaktan da kurtulamaz. Hiç bir sosyal gerçekte eksik olmayan ve düşeyliğine (vertical) diye vasıflandırabileceğimiz bir gergin­lik bahis konusudur. Bu. düşeyliğine çatışmalardan başka, derinliğine kat­lardan her birinde, bir de yataylığına (horizontale) diyebileceğimiz bir ça­tışma. bir gerginlik vardır; sınıflar çatışması buna bir örnek olabilir. Sosyo­lojinin ödevi bu çatışmaları gerginlikleri gizlemek değil tersine bütün çıplaklığıyle ortaya koymaktır.

Okumaya devam edin

GURVİTCH SOSYOLOJİSİ

GURVİTCH SOSYOLOJİSİ

NURETTİN ŞAZİ KÖSEMİHAL

Georges Gurvitch1 yirmi yirmibeş yıldanberi geliştirmekte olduğu yeni bir Sosyolojinin ana hatlarını bilhassa son yıllarda (1950) yayınladığı "La Vocation Âctuelle de la Socioiogie adlı kitabında derlemiştir.

İki kısımdan ibaret olan bu eserin ilk kısmı beş bölüme ayrılmıştır. Birin­ci bölümde XIXncu yüzyıl sosyolojisinin yanlış problemleri; ikinci bölümde Derinliğine Sosyoloji: üçüncü bölümde Mikrososyoloji veya toplumlaşma (Sociabilite) şekilleri; dördüncü bölümde Mikrososyolojiyle Moreno’nun Sosyometrisi; nihayet son bölümde de zümrelerin tipolojisi ve sınıflanması ele alınmak­tadır.

İkinci kısımda da sırayla: Durkheim’de Kollektif şuur mes’elesi; Büyü, din, hukuk arasındaki münasebetler; Durkheim’de Teorik ahlâk ve ahlâk ol­gu (fait)ları bilimi meselesi; nihayet Bergson’la Marx’ın sosyolojileri incelenmiştir.

Biz bu yazı serisinde ilkin Gurvitch Sosyolojisinin ana hatlarını olduğu gibi bildirmeğe en sonunda da hakkında edilen kritiklerle- birlikte kendi dü­şüncelerimizi de bildirmeğe çalışacağız.

Okumaya devam edin

Sayfalar: 1 2 3 4 5

SOSYOLOJİDE YÖNTEM

 

NURETTİN ŞAZÎ KÖSEMİHAL

SOSYOLOJİNİN DOĞUŞU, GELİŞMESİ, BUGÜNKÜ DURUMU

Toplumlar da tıpkı bireyler gibi tarihin karanlıklarına gömülen en eski çağlardanberi hastalanırlar, büyük sıkıntılara, bunalımlara uğrarlar. Her çağda da bu toplumsal derdleri sağduyularına, sezgilerine dayanarak kocakarı ilâçları türünden bir takım pratik tedbirlerle önlemeğe, geçiştir­meğe çalışan büyücü, peygamber, bilge, kahraman, filozof, devlet, ada­mı gibi tiplerden birinin belirdiğini görürüz. Onbinlerce yıldanberi top­lumların derdine çare bulmağa çalışan bu öğütler, tedbirler pratik toplum­bilimin hazinesini meydana getirir.

Şunu da belirtelim ki böyle pratik bilgiden yararlanma yalnız toplum­la ilgili olaylar alanında kalmaz. İnsanlık binyıllar boyunca her alanda bu türlü pratik bilgilerden yararlanmıştır. Zaten o zamanlar elinde baş­ka bir şey de yoktu ki…

Okumaya devam edin

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13

Toplumbilimsel Eleştiri ve “Edebiyat Sosyolojisine Giriş”

Toplumbilimsel Eleştiri ve “Edebiyat Sosyolojisine Giriş”

Mehmet Rifat

Varlık Dergisi

Mayıs 2005

Toplumbilimsel Eleştirinin Genel Çerçevesi

XX. yüzyılda geliştirilen metne yönelik eleştiri yöntemleri arasın da “ruhsal eleştiri” (ya da “ruhçözümsel eleştiri”) ile “toplumbilimsel eleştiri” birbirini bütünleyen iki değişik yaklaşım biçimi olarak dikkati çeker. Ruhçözümsel eleştirinin (psikokritik) psikanalizin içindeki yeri neyse, toplumbilimsel eleştirinin (sosyokritik) de yazın toplum bilimi (edebiyat sosyolojisi) içindeki yeri, işlevi odur.

Okumaya devam edin

İdeoloji Ve Ütopya

Karl Mannheim

"İdeoloji" kavramı, siyasi çalışmaların ortaya koyduğu bir gerçeği; yönetenlerin belli bir duruma kendi çıkarları için kuvvetlice bağlanıp hakimiyetlerini altüst edecek bazı gelişmeleri göremeyecek kadar fikir bulanıklığına düşmeleri gerçeğini yansıtır. Diğer bir deyişle "İdeoloji" kelimesinde, belli durumlarda, belli grupların kolektif şuurlarının toplumun içinde bulunduğu gerçek durumu hem kendisi için, hem de diğerleri için adeta bir sis perdesine bürüdüğünü ima ettiren bir mana gizlidir.

Okumaya devam edin

Bilgi Sosyolojisinde bir Problem Olarak Kimlik

Peter Berger
Tercüme: Mehmet Cüneyt Birkök

Teorik görünümdeki sosyal psikoloji, George Herbert Mead’ın çalışması ve ‘Sembolik-yorumcu’ okulun Mead’cı geleneği ile kurulmuştur. Gerçekten de denebilir ki bu vakada, Amerika’daki sosyal bilimlere yapılmış en önemli teorik katkı yatmaktadır. Amerikan sosyolojisi içinde kurulmuş olan Mead’cı geleneğin perspektifleri, onu temsil etmeyi amaçlamanın ötesinde bir okul olarak, Amerikan sosyolojisinde kurulmuş oldu.

Okumaya devam edin

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13

SUÇUN NEDENLERİ – SUÇ ETOLOJİSİ

III. SOSYOLOJİK VE SOSYOPSİKOLOJİK TEORİLER

A) Sosyolojik Teoriler:

1) Yapısal Teoriler

a) Durkheim’ın Teorisi

İlk sosyolojik suçluluk teorisi olarak Emile Durkheim (1858-1917)’in suçun yapısal-fonksiyonel sınırlanması teorisinden söz edilir. Durkheim, sosyolojik metod kuralı içerisinde (1895), suçluluğun analizi vasıtasıyla bu teorisini oluşturdu. Kriminologlar arasında suçun patolojik bir görünüş ortaya koyduğunun tartışmasız olduğu bir zamanda; Durkheim, suçluluğun bilakis tüm toplumlarda, her türde görünüşte olacağını belirterek itiraz etti. Suçluğun bulunmadığı hiçbir toplum yoktur. Her yerde ve her zaman insanların bazı davranışlarına tepki olarak ceza uygulanmıştır. Bu yüzden suçluluk normaldir. Eğer suçluluğun kapsamı belirli bir sınırı aşarsa, bu hastalıklıdır.[2] Bununla suçluluk her sağlıklı toplumun bütünleşmiş kısmıdır. Suçun olmadığı bir toplum tam olarak ve hiçbir yerde mümkün olamaz.[3]

Okumaya devam edin

NİYAZİ BERKES VE ÇAĞLAŞMA SORUNUNA ELEŞTİREL BAKIŞ

 

Çağdaşlaşma toplum yaşamının hangi yanları üzerinde gelenek gereklerinin yerine zamanın gerekleri insan davranışlarına yol gösterecektir.

Çağlayan Kovanlıkaya / M.S.Ü. Araştırma Görevlisi

Niyazi Berkes, Türkiye’de 1940’lı yıllarda Türk düşün ha­yatına yeni ve eleştirel bir bakışı getiren ve yerleştiren top­lumbilimcilerimizden biridir. Top­lum analizlerine farklı fikirler ve tanımlamalar getiren Berkes, çağ­daşlaşma konusundaki yazılarında, Türk toplum yapısının Batı toplum modeli karşısındaki durumunu tah­lil etmiştir. Tarihsel bir pers­pektifle ele aldığı Türk top­lumunun çağdaşlaşma çabalarını eleştirel bir yaklaşımla tartışmıştır. Berkes’in amacı, toplumun çağ­daşlaşma sürecini yorumlamaktır.

Okumaya devam edin

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6

NİYAZİ BERKES: ULUSÇULUK-DEVRÎMCİLÎK EKSENİNDE KEMALİST ÇAĞDAŞLAŞMA MODELİNİN İNŞASI

Sosyoloji Dergisi, 3.Dizi, 17. Sayı, 2008/2,31-47 .

NİYAZİ BERKES: ULUSÇULUK-DEVRÎMCİLÎK EKSENİNDE KEMALİST ÇAĞDAŞLAŞMA MODELİNİN İNŞASI

NİYAZİ BERKES: CONSTRUCTION OF ‘ KEMALIST MODERNIZATION MODEL ON THE BASE OF NATIONALIST- REVOLUTIONIST KEMALİST IDEA

Doç. Dr. Ayşe AZMAN

Mersin Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü

Özet : Bu çalışmanın amacı, Niyazi Berkes’in "din ve dünya işlerini birbirinden ayırma davası" olarak nitelendirdiği. ulusçuluk ve devrimcilik eksenli çağdaşlaşma/modernleşme modelini incelemektir. Niyazi Berkes’in temel düşünsel eğilimi bütüncül batılılaşma zemininde açıklanabilir. Osmanlı’dan beri süregelen "Batı ve Biz" sorununa karşı geliştirdiği Kemalist çağdaşlaşma modeli belli değişkenler çerçevesinde karşımıza çıkar. Sorunu ilk olarak din ve dünya işlerinin ayrılması bağlamında ele almaktadır. Laiklik yerine önerdiği sekülarizm kavramı da bu noktada anlam kazanmaktadır. Ayrıca Ziya Gökalp’in kültür ve uygarlık ayırımına karşı "uygarlık olarak Batı" ve "emperyalist Batı" ayrımını önermektedir. Türk toplumunun çağdaşlaşma serüvenini öncelikle bir zihniyet değişimi olarak görmektedir. Türk toplum tarihinde "ilerici ve gerici" güçlerin mücadelesini de aynı eksende yorumlamaktadır. Kemalist çağdaşlaşma modeli de bu yorumlama biçiminin bir parçası olarak görülebilir. Berkes Kemalizmi ulusçuluk ve devrimcilik ekseninde siyasal ve ekonomik olarak tam bağımsızlık ve "Batıya rağmen batılılaşma" ekseninde inşa etmektedir. Kemalizm salt bir zihniyet değişimi süreci değil, ayni zamanda tarihsel bir zorunluluktur.

Anahtar Kelimeler: Kemalizm, Modernleşme, Batılılaşma, Sekülarizm.

Abstract: The purpose of this study is to investigate Niyazi Berkes’ model on based secularization/modernization which he considers as a case on separating religious and worldly affairs. Niyazi Berkes’ main intellectual tendency would be explained on the base of holistic westernization. The modernization model which he developed against the problem of "West and Us" continues from the period of Ottoman Empire, appears on specific variables. The secularism concept which he offers instead of laicism gains a_meaning on this base. Against the Ziya Gokalp’s differentiation between culture and civilization he offers the difference between "west as civilization" and "imperialist west". Berkes perceives primarily the modernization adventure of Turkey as a change in mentality. He interprets the struggle between "progressive" and "reactionary" forces on the same base. Kemalist modernization model could also be seen as a part of this interpretation. Berkes perceives Kemalism as a nationalist and a revolutionist idea and constructs this idea on the base of economical and political independence and "westernization despite the West". Kemalism is not only process of mental change but also a historical determinism.

Keywords: Kemalism, Modernization, Westernization, Secularism.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13