SOSYOLOJİDE YÖNTEM


 

NURETTİN ŞAZÎ KÖSEMİHAL

SOSYOLOJİNİN DOĞUŞU, GELİŞMESİ, BUGÜNKÜ DURUMU

Toplumlar da tıpkı bireyler gibi tarihin karanlıklarına gömülen en eski çağlardanberi hastalanırlar, büyük sıkıntılara, bunalımlara uğrarlar. Her çağda da bu toplumsal derdleri sağduyularına, sezgilerine dayanarak kocakarı ilâçları türünden bir takım pratik tedbirlerle önlemeğe, geçiştir­meğe çalışan büyücü, peygamber, bilge, kahraman, filozof, devlet, ada­mı gibi tiplerden birinin belirdiğini görürüz. Onbinlerce yıldanberi top­lumların derdine çare bulmağa çalışan bu öğütler, tedbirler pratik toplum­bilimin hazinesini meydana getirir.

Şunu da belirtelim ki böyle pratik bilgiden yararlanma yalnız toplum­la ilgili olaylar alanında kalmaz. İnsanlık binyıllar boyunca her alanda bu türlü pratik bilgilerden yararlanmıştır. Zaten o zamanlar elinde baş­ka bir şey de yoktu ki…

Bilim denen yöntemli (metod). sistemli bilgi, insanlık tarihine göre çok yenidir. Bundan 2500 vıl kadar önce eski Yunan elinde doğmuştur. Ama ne yazık ki daha emekleme döneminde Ortaçağın öbür dünyayı ülküleştiren dünya görüşü yüzünden bin yıldan fazla bir zaman durakla­mak zorunda kalmış; ancak Rönesansla yeniden toparlanmak. Yunanlıla­rın bıraktığı noktadan yeniden hızla gelişmek olanağını, (imkân) bulmuş­tur.

Daha Yunanlılar zamanında bilimsel bir değer kazanan pratik geo­metri ve matematikten sonra; 16. yüzyılda Astroloji yerini Astronomiye bırakmış; 17. yüzyılda pratik fizik, bilimsel fiziğe; 18. yüzyılda Alkimi (Simya) Kimyaya çevrilmiş; 19. yüzyılda da Biyoloji, Sosyoloji. Psikoloji, bilimsel yolu tutmuşlardır.

Bu bakımdan insan düşünüşünü: a) Bilimden önceki pratik bilgi çağı, b) Bilim çağı diye iki büyük bölüme ayırmak mümkündür. Birinci­sinin onbinlerce yıllık bir geçmişi olduğu halde; ikincisinin, Yunan elin­deki emekleme dönemini hesaba katmazsak en eskisinin bile ancak bir­kaç yüzyıllık hayatı vardır. Hele biyoloji, sosyoloji, psikoloji gibi yeni bilimlerin hayatı yüzelli yılı bile bulmaz.

Görülüyor ki sosyoloji bütün dünya için yeni bir bilimdir. 1789 bur­juva devriminden sonra büyük bunalım (crise) lar içinde kıvranan, bir türlü dengesini bulamayan Fransa’da bundan vüzyirmi yıl kadar önce — 1830 ile 1850 yılları arasında— Auguste Comte ile Le Play’nın elinde doğmuştur.

Denebilir ki toplumlar yüzyıllar boyunca birçok sıkıntılar, bunalım­lar, devrimler geçirmiştir, neden acaba sosyoloji daha o zamanlar doğamamış da, ancak 19. yüzyılda ışığa kavuşabilmiş? Sosyoloji biliminin doğması için gereken koşullar ancak 19. yüzyılın ilk yarısında gerçekleşe­bilmiştir de… ondan.

Bu çeşitli koşulların en önemlilerinden yalnız ikisine işaret etmekle yetinelim. Bunlardan biri toplum olaylarının diğer doğa (tabiat) olayları gibi bir düzene, bir gerekirciliğe (determinisme) bağlanabileceği fikri­nin ancak o sıralarda zihinlerde yer etmeğe başlaması; biri de bilimler düzeninde en son mertebede bulunan sosyolojiden önceki bilimin, yani biyolojinin o sıralarda doğmuş olmasıdır.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13

Yorum bırakın