Bilgi Sosyolojisinde bir Problem Olarak Kimlik


Peter Berger
Tercüme: Mehmet Cüneyt Birkök

Teorik görünümdeki sosyal psikoloji, George Herbert Mead’ın çalışması ve ‘Sembolik-yorumcu’ okulun Mead’cı geleneği ile kurulmuştur. Gerçekten de denebilir ki bu vakada, Amerika’daki sosyal bilimlere yapılmış en önemli teorik katkı yatmaktadır. Amerikan sosyolojisi içinde kurulmuş olan Mead’cı geleneğin perspektifleri, onu temsil etmeyi amaçlamanın ötesinde bir okul olarak, Amerikan sosyolojisinde kurulmuş oldu.

Sosyal psikoloji, Chicago üniversitesinde Mead’ı ‘keşfeden’ sosyologlar ve bunların da ötesine yayılan Mead’ın fikirleri, bir ‘sosyologun psikolojisi’ olarak, psikanaliz ve öğrenme teorisi (learning theory) arasında daha sonra ortaya çıkan mücadeleye rağmen, sosyologların tabii bir şekilde teorik yaklaşımlarını oturttukları bir temel olma özelliği üzerine yapılandı.1 Bunun tersine olarak bilgi sosyolojisi bu ülkedeki disiplinlere marjinal olmayı sürdürdü, hâlâ da fikirler tarihine hafif eksantrik bir ilgi duyan çok az sayıdaki meslektaşın Avrupa’dan ithal edildiği halde asimile edilmemiş ilgisi olarak görülmektedir.­2 Bilgi sosyolojisinin bu marjinalitesini bu ülkedeki sosyoloji teorisinin tarihi gelişmesinin terimleriyle açıklamak zor değildir. Göze çarpan şudur ki, bilgi sosyolojisi ve Mead?cı gelenekteki sosyal psikolojinin benzerliği geniş olarak anlaşılmamıştır. Rol teorisi, referans grup teorisi vasıtasıyla, kognitif proses psikolojisiyle, özellikle Robert Merton, Muzaffer Sherif ve Tamotsu Shibutani’nin çalışmalarıyla, sosyal psikoloji bağlantısında görünür bir tanınma olduğu konusunda görüş birliği vardır.3 Bununla birlikte, Sherif ve Shibutani’de bilgi sosyolojisiyle hiç bir şekilde bilinçli bir bağlantı görülmemekteyken, Merton’da sosyal psikolojik prosesin kognitif etkilerinin tartışılması, bilgi sosyolojisi katkısından anlamsız bir şekilde ayrılmakla vuku bulur.

Tarihi olarak bakıldığında bu teorik ayırım müessiftir. Sosyal psikoloji, ferdî bilincin sübjektif realitesinin sosyal olarak nasıl yapılandığını göstermeğe müsaittir. Bilgi sosyolojisi, Alfred Schutz’un vurguladığı gibi, genel olarak realitenin sosyal yapısı ile ilgilenen, bilincin sosyolojik kritiği olarak anlaşılabilir.4 Böyle bir kritik hem ‘objektif realiteyi’ (yani, toplumda objektifleştirilmiş ve temel alınmış dünya hakkındaki "bilgi") ve hem de bunun sübjektif ilişkilerini (yani, bu objektifleştirilmiş dünyanın ferde göre sübjektif olarak makul veya reel tarzlarda kabul edilebilir) analiz etmeyi gerektirir. Eğer bu iki alt disiplinin kısaltılmış tarifleri kabul edilirse, onlar arasındaki birleşme, bir melezleşme (siyah ve beyazın birbirine karışması) değil, bu ikisini kendi tabiatlarının mantıklarıyla bir araya getirmektir. Bu yazı kesinlikle böyle bir teorik birleşme projesinin detaylarını geliştiremez, fakat bazı genel yönelmeleri ve belirtileri işaret edebilir.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13

Yorum bırakın