İNSANI İLİMLER MÜMKÜN MÜDÜR ?


Burada kullandığımız metod, bu vesileyle tekrar edelim ki, in­sana mahsus olan bütün vasıfları hayvani hayattan çıkarmak istiyen natüralizmden olduğu kadar, insanın manevî hayatı bakımından hiç bir ilme konu olamıyacağını iddia eden metafizik görüşten, ve nihayet “İnsanı ilimler” in tabiat ilimlerine tamamen zıt bir yolu ol­duğunu söyliyen “mânevi ilimler” cereyanından veya türlü nisbetlerde o yoldan giden bazı “sosyoloji” temayüllerinden aynı derecede uzaktır. Psiko-biyolojinin konusuna giren varlıkların mahiyetleri felsefî bir tahlile bağlı tutulduktan sonra, onları nasıl müşahede ve tecrübe konusu halinde tetkik etmek mümkünse, bilgi ve değer ya­ratıcı olan insan üzerindeki felsefî refleksiyondan sonra da ona test’ler, enquete’ler ve tecrübeleri tatbik etmek ve böylece kendi mahiyeti, karakterleri içinde onun ilmî izahını yapmak da aynı su­retle mümkündür. İnanmak, seçmek, geçmişimize katlanmak, gele­ceğe ait perspektiv yapmak, eşyayı ve kendisini obje gibi almak güçlerine sahip olan insanın “madde” ve “mâna” âlemini aydınlatacak olan psiko-sosyal ilmi ve bütün bu güçlerden doğan objektif sistemle­ri tetkik eden sosyoloji, onları teker teker süjelerde inceliyen psiko­loji tıpkı psiko-biyoloji ve ondan doğan dallar gibi ve aynı derecede ilmî olmak haysiyetine sahiptir. Fakat bu tarzda kurulan ilimlerin geçen yüzyıl mekanizm görüşünün hediyesi olan fizıkalist ve behaviorist görüşlerden, araştırmalarına ancak şuuru yokmuş gibi farz ederek girişmek zorunda olan hatalı yollardan büsbütün farklı ve verimli neticeler olacağını da işaret etmeliyiz.

Bu tarzda bir ilim anlayışı ferd ve cemiyet antinomisinin ta­rihî buhranını ortadan kaldıracak kuvvette görünüyor. Var olma fiilerinde ferd ve cemiyet birer manzaradan ibarettir. İnsan âlem içinde önceki derecelerden farklı yeni bir oluş (devenir) olarak gö­rülmelidir. İlim bu derecesiyle safdil realism ve criticism safhala­rından geçerek genetism safhasına girmiştir. Eski yüzyılların natüralist ilmi henüz safdil realizmi – eski Yunan’ın çok tenkid edi­len basit görüşünü – temsil ediyordu. Mânevî ilimler cereyanı ise, Kant’ın saf akıl tenkidinden sonra ve şüphesiz ondan mülhem ola­rak, criticism safhasına girmiş bulunuyordu. Relatif izahın son sı­nırlarına ulaşan düşünür, ondan ilerisi için anlama’yla kanmak is­tiyordu.

Fakat izahın Descartes’cı ve düalist mânası yerine âlemin mer­tebelerinden her birinde yeni prensiplerle karşılaşan bütüncü mâ- nasını koyduğumuz zaman izah etmek tehlikeli bir âlet olmaktan çıkaçaktır (40). Madde için izah etmekle psiko-vital âlem için izah arasında fark olduğu gibi. insanı bilgi ve değerler âlemi için izah da her ikisinden farklı olacaktır. Madde sahasında değişebilme im­kânlarını hesaba katarak kurduğumuz bir ihtimaliyet kadrosu hayat sahası için dar gelir. Meselâ bir sühunet cetveli – az çok geniş bir statistike dayanmak şartiyle – iki veya üç mütehavvil arasındaki sâbit münasebetin muayyen bir gelecekteki imkânlarını gösterebi­lir. Burada beklenmedik vaka karşısında kalmak ihtimali son de­recede azdır. Fakat aynı ihtimaliyet kadrosu canlı varlıkların yer değiştirme ve sağlık şartları için çok dar gelecektir: Çünkü bir rüz­gâr değişmesi çok farklı uzvî yapılar üzerine ayrı ayrı tesirler yapa­cak ve meteoroloji için kâfi olan bir ihtimaliyet kadrosuna nazaran beklenmedik bazı neticeler doğuracaktır. O zaman hayat olguları için daha geniş ve yeni şartları hesaba katan başka bir ihtimaliyet kadrosu hazırlamak lâzım gelecektir. Aynı şeyleri psiko-sosyal çevre -için de tekrar edebiliriz.

Bundan dolayı, aşağı bir derecenin yüksekle izahı kabul edilemiyeceği gibi, tersine, yüksek bir derecenin de aşağı bir derece ile izahı kabul edilemez; zira, tabiatın aşağı bir tabakasında kullanılan aynı araştırma vasıtalariyle yüksek bir tabakanın sırlarına nüfuz etmemize tabiat devrimleri manidir. İhtimaliyet kadrolarını değiş­tirmek, belki de, bize tabiatın muhtelif derecelerini tetkik etmek imkânım verecektir (*).

Genetisme safhasında felsefe, insanî gerçeğin kendi orijinal vücut buluşu (genèse) üzerinde refleksiyon yapmaktadır. Bu saf­hada ilim, böyle bir vücud buluşun içinde bulunduğu hali (situati­on) ve onun hal ve şartlarını (circonstance) tesbite çalışır. Bu su­retle kurulacak bir genetik insan ilmi, psiko-sosyal şekiller, kai­deler, âdetler gibi sâbit objelerden başka konusu olmıyân bir sosyoloji veya Ben perspektivinden görülen süje olaylarını incele­yen psikolojinin daha iyi aydınlanması ve daha derin izahlar bul­masını temin eder. Bu mânada bir ilmin kurulabilmesi için de, ken­disine temel vazifesini gören bir bilgi ve değerle teorisine dayan­ması lâzım gelir. Kendi sınırlarını çizmiş ve insanî gerçeği aydınlat-

(*) Dupréel, Probabilités ondinales, Recherches -philosophiques.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27

Yorum bırakın